16:25 - KADIN KUAFÖRLERİ, USTAYA VEFA, MESLEĞE SAYGI ÖDÜL TÖRENİ İÇİN TARİHİ EMEK SİNEMASI’NDE BULUŞTU
16:10 - GİZEM ÖZDİLLİ ” ALLAH AKIL VERSİN ”
03:55 - FİLM-YÖN AKADEMİ 10. YILINDA TÜRK SİNEMASININ USTALARINI GENÇ SİNEMACILARLA BULUŞTURDU….
03:45 - Ece Mumay, Magazin Dedektifi’nin İlk Konuğu Oldu
03:40 - Yeni yıl herkese şanslı gelsin
03:35 - Mahsun Kırmızıgül’den Günay’da Fırtına Gibi Şov
03:30 - BİR TOPLUM EKRANDA NE GÖRÜYORSA, SOKAKTA ONU YAŞAR
03:10 - 3. kez evlenen Yıldız Asyalı eşinden şiddet gördüğünü açıkladı Boşanıyor
03:10 - Ünlü şarkıcının acı günü Babasını kaybetti
02:25 - ZAMANI GELDİ…
Tiyatro, sadece sahnede söylenen repliklerden ya da ezberlenmiş sözlerden ibaret değildir.
Tiyatro, sadece sahnede söylenen repliklerden ya da ezberlenmiş sözlerden ibaret değildir. Bazen bir bakış, bazen bir sessizlik, bazen ise hiç hatırlayamadığımız bir anı; izleyicinin kalbinde yankı bulur. İşte 19 Haziran’da Bilim Beyoğlu’nda sahnelenen Zehra İpşiroğlu’nun “Hatırlayamadıklarımız” adlı okuma tiyatrosu da böyle bir iz bıraktı. Sadece izlenmedi, yaşandı.
Toplumsal hafızanın giderek silindiği, geçmişin bugüne yük olmaktan çıkarılıp hızla unutulduğu bir çağda; bu oyun, belleğimizin kırık aynasında yüzleşmeye çağırıyor izleyiciyi. Unutmak mı daha kolaydır, yoksa hatırlamak mı daha sancılı? Zehra İpşiroğlu’nun metni bu soruların cevabını vermeye çalışmıyor; bunun yerine seyircinin içindeki cevaplara bir kapı aralıyor.
Oyuncular, sahneye değil, seyircinin ruhuna seslendiler adeta. Aslı Başak Hanoğlu’nun hayat verdiği “Suzan” karakteriyle, Ebru Suna’nın “Selen” yorumu; yalnızca bir karakterin değil, birçok kadının ortak hafızasına dokundu. Her cümle, her duruş, geçmişle bugün arasında bir köprüydü.
Kutsal Tansu Şahin, Baran Ayhan, Evren Kazma ve Mert Nadir Bulut’un dengeli ve içten performansları ise bu köprünün direkleriydi adeta. Birlikte bir hafıza inşa ettiler. Kimi zaman çatlayan, kimi zaman parlayan… ama asla kaybolmayan bir hafıza…
Etkinlik sonrası izleyicilerle yapılan samimi sohbetlerde, birçok kişi kendi hayatına dair unutulmuş anılardan bahsetti. “Ben de hatırlamıyordum, ama bu oyunla birden zihnimde belirdi” diyenler oldu. Tiyatro sadece izlenen bir sanat değil, içten içe yaşanandır. “Hatırlayamadıklarımız” da tam olarak bunu başardı.
Gözler önüne serilen sadece bir hikâye değildi; aynı zamanda bir toplumun, bir ailenin, bir kadının, bir çocuğun hatırlama çabasıydı. Ve bazen hatırlamak, hatırlayamamaktan daha çok acıtır… Ama iyileştirir de.
Bu özel akşam, sahnedeki beyaz örtülü masa etrafında toplanan sanatçıların emeğiyle bir hafıza şölenine dönüştü. Işıkların aydınlattığı o sade dekor, karanlıkta kalan birçok anıyı gün yüzüne çıkardı.
Tiyatronun gücünü bir kez daha gösteren bu etkinlik, izleyicilere sadece bir gösteri değil, içsel bir yolculuk sundu. Zehra İpşiroğlu’nun kalemiyle, oyuncuların yüreğiyle ve seyircinin ruhuyla bütünleşen bir akşamdı bu…
Çünkü bazı oyunlar izlenmez… Hatırlanır
